14 Eylül 2011 Çarşamba

Başarılı Tasarımlar ''Küçük kanyon''


Küçük kanyon
Boyut: 100cm x 45cm x 45cm
Hacim: 202 Litre
Bitkiler:
Hemianthus callitrichoides cuba
Hemianthus micranthemoides
Blyxa aubertii
Eleocharis parvula
Myriophyllum mattogrossense
fissidens fontanus
Java moss
Aydınlatma: 4 x 30 watt T8 florasan
(2 tane grolux, 2 tane aquastar)
CO2: 2Kg. CO2 tüpü, Ista selonoid regülatör, Ista 3 in 1 diffuzer, 7/24
Filitre: Eheim 2226 , Atman 18 watt UV
Gübreleme: DIY NPK gübresi, Seachem trace, Seachem iron
Su değişimi: Haftada 2 defa %50
Tasaarım: ADIST

Bu akvaryum IAPLC 2011 (ADA) yarışmasında 90. sırada derece almıştır.



Başarılı Tasarımlar ''Shiratani ravine''


Shiratani ravine


Boyut: 70cm x 40cm x 35cm
Hacim: 65 Litre
Bitkiler:
Blyxa aubertii
Ceratopteris thalictroides
Anubias barteri var. nana petite
Myriophyllum mattogrossense
Mirosorum pteropus
Cardamina lyrata
Hydrocotyle verticillata
Eleocharis parvula
Echindorus quadricostatus
vesicularia sp.
Aydınlatma: 10 saat (5+5)
2 x 18 watt T8 florasan grolux,aquastar
CO2: yok
Filitre: Fuval 205
Isıtıcı: yok
Gübreleme: Sechem flourish tabs., DIY nitrat gübresi,DIY fosfat gübresi, Seachem flourish
Su değişimi: Haftada bir defa %15 (%100 RO su)
Seachem equibrium,sodyum bikarbonat
Tasarım: ADİST

Bu akvaryum IAPLC 2011 (ADA) yarışmasında 29. sırada derece almıştır.
"AGA International Aquascaping Contest 2011" yarışmasında 60-120 litre arası tanklar kategorisinde 1. sırada derece almıştır.

Başarılı Tasarımlar ''The Masai mara''


The Masai MaraBoyut: 100cm x 40cm x 50cm
Hacim: 200 Litre
Bitkiler:
Christmas moss
Java moss
Blyxa aubertii
Monosolenium tenerum
Microsorium windelow
Microsorium pteropus
Eleocharis parvula
Hemianthus callitrichoides cuba
Aydınlatma: 8 saat
2 x 30 watt grolux T8 florasan
2 x 30 watt aquastar T8 florasan
1 x 40 watt aquastar T5 florasan
CO2: 2 Kg. CO2 Tüpü, DIY diffuzer
Filtre: Eheim 2213
Gübreleme: NPK ve micro element gübresi
Su değişimi: Haftada 1 defa 40 litre
Tasarım: Abdullah Tezer

Bu akvaryum IAPLC 2011 (ADA) yarışmasında 25. sırada derece almıştır.


10 Eylül 2011 Cumartesi

Başarılı Tasarımlar ''Göl esintisi''

Göl Esintisi

Boyut : 100cm x 45 cm x 45cm
Hacim : 202 litre
Bitkiler:
Hemianthus callitrichoides.cuba
Fissidens fontanus
Flame moss
Eleocharis parvula

Aydınlatma: 4 x 30 watt T8 florasan
(2 tane grolux , 2 tane aquastar)
CO2 : 2Kg. CO2 tüpü, Ista selonoid regulatör, Ista 3 in 1 CO2 diffuzer, Weipro Ph controller
Filitre : Eheim 2226 profesyonel dış filitre (950 lt/s)
UV : Atman 18 watt Uv
Gübreleme: NPK, Seachem Trace, Seachem iron
Su değişimi : haftada 2 defa %50 su değişimi
Tasarım : ADIST

Bu akvaryum IAPLC 2011 (ADA) yarışmasında 16. sırada derece almıştır.
IBAC 2011 yarışmasında (Bulgaristan) 1. sırada derece almıştır.


9 Eylül 2011 Cuma

Akvaryum ve bitkiler

Genel olarak insanlara akvaryum denildiğinde; ilk olarak akla balıklar gelir. Sanki kimse daha önce şırıltılarla akan bir dereciğin kıyısında yayılmış çimenleri yada bir göletin etrafını kaplamış sazları görmemişdir. Hadi 'şehir yaşamıdır pek doğaya çıkamıyoruz' diye düşündük. Hafta sonu parklarda yapılan küçük bir gezintide; bir süs havuzunun içinde çiçek açmış bir nilüferleride mi hayranlıkla seyretmedik hiç?

Akvaryumlarında balıkların haricinde bitkilere ve diğer omurgasız canlılara da yer veren isanlar; sahip oldukları bu akvaryumu yaşayan bir ekosistem olarak görme eğilimindedir. Onlar için akvaryum, dışarıdaki doğanın bir uzantısıdır. Bu haliyle belki doğadaki mükemmelliğe ve uyuma bir öykünme ve de hayranlık duyma...

Yapay bir su ortamı oluşturan akvaryumlarımızda kullandığımız bitkilerin büyük çoğunluğu doğada amfibik bir yaşam sürer. Yani yem karada fakat suya yakın; hemde suda yaşayabilme özelliği geliştirmiştir. Yağışlı dönemler ve kurak dönemler arasında; su altındaki yaşamdan (subemers) su üstündeki yaşama (emers) geçiş yaparlar ve döngü böylece sürer.

Yağışlı mevsimin geçip, suların çekildiği dönemler bitkiler için tarifsiz fırsatlar sunar. Suların çekilmesiyle birlikte bir zamanlar su altında kalmış olan kıyılar; suların taşıdığı alivyonlar ile zenginleşmiş bir zemin sunar. Suyun dışında geçen bu dönemde gün ışığından daha çok yararlanma imkanına kavuşan bu anfibik bitkiler; besleyici toprağın da yardımıyla çiçek açmak ve tohum vermek fırsatına sahip olarak üreyebilme imkanına kavuşur. Yine bu dönemde köklerinden yeni sürgünler vermek suretiyle eşeysiz olarak üreyip çevrelerine yayılma imkanınıda bulurlar. Kurak mevsimin geçip yağışların başlamasıyla su seviyesi yükselerek, tekrar akarsu yatağını doldurduğunda kıyıdaki bu bitkilerde değişen yeni şartlara adapte olmaya başlarlar. Sular yükselmiş ve belki boylarını aşmıştır. Artık şartlar değişmiş olduğundan; bitkiler önceki dönem kadar gün ışığından, fotosentez için havadaki CO2 den, oksijenden yararlanamaz. Akıp giden suyun taşıdığı zengin minerallerden daha az faydalanır. Çok uzun bir zamandır gelişimlerini sürdüren bu bitkilerin geçirdikleri evrimsel süreçler; onlara bu dönemi atlatabilme imkanı sunmuştur. Bu dönemde bitkilerin bünyelerindeki yaşamsal enerjiyi daha verimli kullanabilmesi için metabolizmaları yavaşlar. Suyun kaldırma kuvvetinin yardımıyla artık sert ve güçlü bir ana gövdeye gerek yoktur. Bundan dolayı gövde incelir ve daha yumuşak ve esnek bir biçim alır. Gövdedeki bu değişim yapraklar içinde geçerlidir. Suyun içindeki yapraklarda ince ve yumuşak bir biçim alır. Emers döneme nazaran daha yayvan bir yapı kazanır. Yinede bazı durumlarda yapraklar su içine gömülü, yüzücü veya su üstünde olmalarına göre; aynı anda farklı biçimlerde sergileyebilirler. Bu tip değişimler bitkinin maruz kaldığı şartlara adaptasyonuyla ilgilidir. Echinodorus, Cryptocoryne,Hygrophila gibi türler buna örnek olarak verilebilirler.

Bazı bitkiler ise; mesela Myriophyllaceae türleri tamamen suya gömülü olarak yaşamlarını sürdürdükleri halde, Lemna türleri bağımsız olarak su yüzeyimde akıntının etkisiyle serbest dolaşır. Nymphea türleri ise rizom gövde ve kökleriyle zemine tutunurken; geniş yaprakları su yüzeyinde yüzer ve göz alıcı çiçekler açar. Yaşamlarının tamamını su içinde geçiren bitkiler genel olarak ince gövde, ipliksi kökler, yayvan yapraklara sahiptir. Eğreltilerde ise yaprak ve kökler kısa bir gövdeye bağlıdır ve çiçeklenmezler. Doğrudan yaprak ve gövde üzerinde oluşan sporlarla çoğalırlar. Çiçekli bitkilerde ise çiçek bitkinin eşeysel üreme merkezidir. Erkek üreme organları polenleri oluştururken, dişi organlarsa ovulu oluştururlar. Bu bitkilerin polenleri suda serbest dolaşmaya adapte olmuştur. Dişi çiçeğin stigmasını ulaşan polenler döllenmeyi gerçekleştirir ve böylece tohumlar oluşur. Bazı bitkilerde dişi ve erkek organlar aynı çiçekte olur. Bazı bitkilerde ise dişi ve erkek organ taşıyan çiçekler ayrı ayrı bitkilerde olur. Kimisinde ise çiçekler su üzerinde açar ve çiçeklenme karasal bitkilerde olduğu gibi gerçekleşir. Söz konusu olan, bitkilerde üreme ise; kafa karışıklığı oluşması normaldir. Bu konuda doğanın yaratıcılığında bir sınır yok gibidir.

Gerek yaşamını dönemsel olarak kıyıda ve suda geçiriyor olsun, gerekse tamamıyla suda geçiriyor olsun sucul bitkiler; akvaryumumuzu gerçek doğanın bir parçası haline getirmektedir. Akvaryumdaki tüm canlılar için doğal bir barınma,beslenme ve üreme ortamı hazırlarlar. Doğal bir ortam sağlandığınızda, balıklarınızda doğal davranışlarını daha iyi sergiler. Üstelik bu durum yalnızca akvaryumlarda değil gerçek doğada da bu şekildedir. Ayrıca bitkilerin (akvaryum içinde suni olarak oluşturulmuş olsada) bulundukları bu mikro ekosisteme tarifsiz faydaları vardır. Akvaryum içerisindeki canlıların artıklarından oluşan ve balıklar için zehirli olan kimyaları arıtırlar. Küçük balıklara etraflarındaki büyük balıklardan sakınaları için gizlenme yerleri oluştururlar. Yuva yapacak olanlar için köklerini ve dallarını sunarlar. Kimi türler için yumurtalarını üzerlerin bırakabilecekleri bir alan sağlarlar. Yüksek aydınlatmadan dolayı rahatsız olan balıklara gölgelik olurlar. Saya saya bitiremeyiz bunları ve en önemlisi balıklarınızın stresi azlalır, daha sağlıklı ve huzurlu bir akvaryumunuz olur. Tercih sizin isterseniz akvaryumunuzu size bu imkanları sunan gerçek bitkilerle süslersiniz; yada isterseniz akvaryumunuzu plastikden değirmenler ile, plastikten hazine sandıklarıyla ve plastikten istiridye kabuklarıyla falan süslersiniz. Kendi payıma söyleyecek olursam; benim için bunun denize pet şişe atmaktan bir farkı yok.



Cryptocoryne yaprakları üzerine bırakılmış balık yumurtaları (fotoğraf: A.Öktem)








Anubias yaprakları altına gizlenmiş yavru lepistes ve karides
(fotoğraf: A.Öktem)



Kırmızı kristal karides ve Kardinal karides


Bu yazıda bir kaç özel karides türünden bahsedeceğim. Bu karidesleri hakkıyla yetiştirmek tecrübe ve bilgi gerektirir. Gerçekten değerli karideslerdir. Daha ilk görüşte göz alıcılı güzellikleriyle kendini belli ederler. Karidesler alg yiyici olmakla beraber, beslenmeleri spirulina içerilikli dip yemleriyle desteklenmelidir.

Kırmızı Kristal Karides (Caridina Cantonensis sp.)

Bu karidesler diğer pek çok özel karides türünde olduğu gibi, arı karideslerin kırmızı renki bir varyasyonudur. ortalama 3 cm. kadardır. 1996 yılında japonyada Hisayasu Suzuki 'nin arı karides kolonisindeki karideslerden birinin siyah olması gereken bantlarından birinin, kırmızı olduğunu fark etmesiyle birlikte; titiz bir ıslah faliyetinin sonucunda üretilmiştir. Zamanla aynı karideslerden pek çok varyasyonu üretildi ve bu varyasyonlar meraklıları arasında ayrı bir sınıflandırmaya tabi tutudu. Burada çok detaya girerek bunları anlatmaya gerek görmüyorum. Bu tür için 4-6 gH ,1-2 Kh ve 6,2-6,8 pH arasındaki yumuşak ve asidik su değerleri sağlanmalıdır. Hassas canlılardır ve düzenli su değişimi ve kullandığınız suyun temizliği göz ardı edilmemelidir. Su sıcaklığı 26°C altında olmalıdır. Bu koşullar sağlandığında pek çok caridina türünde olduğu gibi rahatlıkla üretilebilir. Fakat titiz bir üretim yapmak istiyorsanız eğer; gen havuzunuzu geniş tutmakla birlikde, yukarda bahsettiğim sınıflandırma sistemine uygun olarak karideslerinizi ayırmalısınız.

Kardinal Karides (
Caridina sp. "Kardinal")

Meraklısı arasında en çok aranan türlerden biridir. Birkaç ay önce bir akvaryumcunun yurt dışı ithalatıyla birlikte İstanbul 'a az miktarda geldi. Ama yol koşullarından dolayı bayağı hırpalanmışlardı. Sağ kalan son 8-10 karidesi alıp küçük bir karides tankı kurmak istedim. Fakat orada çalışan yakın bir arkadaşımın ricasıyla dahi özel olarak verilen fiyat çok el yakıcıydı. üstelik o içler acısı hallerine rağmen.
Sanırım ölen karideslerin günahını benim omuzlarıma almamı istliyorlardı. Tabiki almadım ve onlarda daha sonra beraber geldikleri yol arkadaşlarıyla aynı kaderi paylaştılar. Koyu kırmızı renkli olup üzerinde beyaz benekler olan küçük bir karidestir. Ortalama 2 cm. kadar boyları vardır. Olduça hassas bir türdür ve deneyim ister. Endonezya menşeli bir türdür. Diğer Sulawesi karidesleri gibi sıcak su ister. 26°C-29°C arası su sıcaklığı 7 pH, sert ve temiz su uygundur. Su sıcaklığı ve pH fazla dalgalanmamalıdır. Üretimide bayağı zordur. Zira dişiler 10-15 kadar yumurta taşır ve yumurtadan çıkmalarıda su şartlarına bağlı olarak 20-30 günü bulabilir. Ahir ömrümde nasip olurda bir daha rastlarsam mutlaka alıp bakmak isterim.

Bu canlılara olan özel merakım nedeniyle aralıklarla da olsa; bu karides yazıları pehlivan tefrikaları gibi sürüp gidecek.

8 Eylül 2011 Perşembe

Amano karides ve Kiraz karides

Karidesler bitkili akvarumlarda beslenen en ilginç canlı türlerinden biridir. Pek çok türü bulunan bu canlıların özel meraklıları da vardır. Karideslerle ilgili bu ilk yazıda popüler iki türle başlayıp kısaca genel bir bilgi vereceğim. Daha sonraki yazılarda farklı türlere de değineceğim.


Amano Karides (Caridina multidentata)


Hobideki en popüler karides türlerinin başında gelir. Ünlü akvaryum tasarımcısı Takashi Amano akvaryumlarında sıklıkla kullanılması ile popüler olmuş ve bilinen adını da buradan almıştır. Japonyadaki acısu ortamlarından gelmektedirler. İyi bir alg yiyici olarak ün yapmıştır. Fakat
karidesler küçük yaratıklar olduğundan; bunlara tamamıyla ümit bağlanmamalıdır. Diğer tatlı su karideslerinin aksine yumurtaların gelişimi için tuzlu suya ihtiyaç duyarlar.Bundan dolayı
üretmek zordur ve biraz tecrübe gerektirir. Bol planktonla zenginleşmiş, tuzlu suda gelişen yumurtalardan çıkan larvalar daha sonra tatlı suya adapte edilir. Bu esnada gerek yumurtalardan çıkma, gerekse larvaların beslenmesi ve tatlı suya adaptasyonu aşamasında fazlaca kayıp verilebilir. Doğada muhtemelen tatlı su ortamında oluşan larvalar akıntının etkisiyle denizlere açılan nehir ağızlarına taşınır. Buralarda tuzlu suda açılan yumurtalardan çıkan larvalar planktonca zengin sularda beslenir ve gelişir. Daha sonra tatlı sulara göç ederler. Akvaryumda 23-28 °C arasındaki sıcaklıklarda yaşasa da, 24°C gibi alt sınıra yakın bir sıcaklık daha uygundur.

Kiraz Karides (Neocaridina Heteropoda)

En yaygın karides türlerinin başında gelir. Bunun en önemli nedeni farklı su parametreleri ararsında yaşayabilme yeteneğidir. 6-8 pH, 22-28°C, yumuşak-sert su koşulları bu tür için pek sorun değildir. Oldukça üretken bir türdür. Uygun şartlar sağlandığında dişiler sürekli olarak yumurta verecektir. Etrafta larvaları toplayacak küçük avcılar yoksa eğer hızla çoğalacaklardır. Betta ve gurami gibi daha büyük avcılar ise akvaryumunuzdaki anaçlarıda kolayca toplayabilirler. Karideslerle yeni tanışacak olan arkadaşlar için iyi bir başlangıç türüdür. Farklı renkte varyantları da vardır.

Kiraz karidesler akvaryumdaki ölü bir balığı tüketiyor. Doğada olduğu gibi boşa giden hiç bir şey yok. (fotoğraf: Y.Kartal)

İwagumi Tarzı Akvaryumlar

Bitkili akvaryumlara ilgi duyan her meraklı mutlaka iwagumi sözünü duymuştur. Özellikle Takashi Amano dizaynı olan akvaryumların fotoğraflarını da gördüyse eğer; mutlaka heveslenip bir tanesine sahip olabilme arzusuyla kurulum hazırlıklarına başlar. Özellikle hobiyle yeni tanışan heyecanlı arkadaşlar bu aceleci tavırlara daha eğilimlidir. O halde nedir bu iwagumi?

İwagumi Japonca bir kelimedir. Geleneksel japon bahçelerindeki kaya düzenlemeleri ile akvaryumun tasarımı arasında kuvvetli bir bağ kurar. Türkçe olarak ''kaya düzenlemesi'' sanırım yerinde bir karşılık olacaktır. İwagumi tarzı köklerini Japon kültüründen alır. Bu tarz düzenleme seyredene sadelik, huzur ve dinginlik hissi uyandırır. Bu özellikle budizm ile yoğrulan japon kültürünün bir etkisidir.

Gelelim bu stildeki akvaryum düzenlemesine ruhunu veren karakteristik özelliklere. Bu düzenlemelerde kullanılan kayaların miktarı genelde tek sayılara denk gelir ve aynı türde olmalarına özen gösterilir. Özellikle üç tane kayadan oluşan ''Sanzon İwagumi'' tarzı oldukça maharet gerektirir. Belki bunun bir sebebi bizim gibi batı kültürü etkisi altında yaşayan insanların; japonlar kadar mütavazi ve sade olmayışıdır. İşin doğrusu kendi kanatim olarak diyebilirim ki; basit ve sade olan her zaman doğal bir güzelliğide kendi üzerinde barındırır.

İwagumide en büyük taşa Oyaishi denir ve genellikle hafif eğimli bir biçimde altın orana uygun olarak konumlandırılır. Budayı temsil eder. İkinci büyüklükte olan taşın adı Fukuishi , biraz daha küçük olan üçüncüsünün adı ise soeishi dir. Bunlar budaya hizmet edenleri temsil eder. Üçden fazla taş kullanaılacaksa; bunlar genelde küçük olan ana taşların bir uzantısı olarak konumlandırılır ve daha küçüklerdir. Az öncede bahsettiğim gibi adetleri teksayıya denk gelir. Bu yardımcı taşlara ise suteishi denir.Kaya seçimi olarak genellikle Shou kayası, Maten kayası,Ryuoh kayası,Ohko kayası ya da Seiryu seki kayası gibi taşlar tercih edilir. Türkiye'de akvaryum ve süs balığı satan mağazalarda bu tarz dekorasyon malzemeleri bulmak genellikle büyük meseledir. Bulduğunuzda ise muhtemelen fatura biraz kabarık çıkar. Bundan dolayı bizler genellikle; sık bulunması ve hesaplı olması sebebiyle Gnays kayasını,Fosil yada kimi zaman lav kayasını tercih ederiz.

Bu tarz düzenlemelerin bir başka özelliğide yine sadelikle ilgilidir. Bu durum kendini özellikle bitki türlerinin seçimi ve çeşitliliği ile, dikkatli gözlere kendini hemen belli eder. Genelde zemini kaplayan kısa boylu bir taban bitkisi ve arkada özellikle kaya düzenlemenizin ardında ve çevresinde kullanılan bir arka plan bitkisi ile iki veya üç çeşit bitki tercih edilmelidir. Daha fazlasının kullanımı sizi bir anda işin ruhundan uzaklaştıracak bir noktaya kolaylıkla sürükleyebilir. Bitki olarak ön planda Glossostigma elatinoides,Hemianthus callitrichoides,Eleocharis acicularis,Eleocharis parvula,Utricilaria graminifolia ve zeminde yayılan pek çok kısa boylu bitki kullanılabilir. Arka plan bitkisi olarak blyxa japonica, blyxa aubertii oldukça iyi tercihlerdir. Bunların haricinde arka plan bitkisi olarak Rotala türleri; belki yüksek tanklar için sık dikilmiş Vallisneria nana gibi türler rahatlıkla kullanılabilir. İşin özü uyum, sadelik, mütavazı bir güzellik ve zarafettir.

Aynı sadelik anlayışı bitkiler haricindeki diğer canlıların seçiminde de kendini gösterir. Bitkiler ve balıklar uygun ve dengeli bir biçimde dizayn edilmiş bir fauna ve flora meydana getirmelidir. Çeşitlilik bitkilerde olduğu gibi abarılmamalıdır. Genelde sürü davranışları segileyen balıklar iyi bir tercih sunabilir. Rasbora (Trigonostigma heteromorpha), Kardinal Tetra (Paracheirodon axelrodi), Kırmızı Burun Tetra (Hemigrammus bleheri) gibi türler iyi birer seçim olabilir.

Bunun haricinde karideslerde hem güzeliğiyle hem de işlevseliğiyle genel bir tercih olarak öne çıkar. Daha çok Amano karidesi diye tanınan Caridina multidentata , özellikle küçük ve hassas taban bitkilerinizin arasında oluşabilecek alglere karşı sarraf hassasiyetinde işler çıkartabilir. Ne yazık ki üretilmesi birazcık zahmetlidir. Türkiye'de az sayıda meraklı hobici bunu dener ve genelde verdiği zahmetden dolayı bir kaç uğraşdan sonra sıkılıp bırakır. İthal olarak geldiğinde ise muhtemelen fiyat konusu canınızı biraz sıkar. Fakat karidesler konusunda bir hayli alternatif vardır. Özellikle Kiraz karides olarak bilinen Neocaridina denticulata kolay üremesi,uygun fiyatı ve rahat bulunabilirliği ile oldukça iyi bir tercihtir. Bir akvaryuma bir kaç tane atın. Eğer etraflarında larvaları toplayacak balıklar yoksa; biraz abartılı bir tabirle, bir kaç ayda Çin ordusu kadar kalabalık olacaklardır. Karidesler benim çok sevdiğim canlılardandır ve bundan dolayı lafı fazla uzatmamak için burada keseceğim. Çünkü ilerde bunlarla ilgili ayrı bir yazı yazmak hem bu güzel canlıları daha iyi tanımak, hemde konunun bütünüğünü bozmama adına daha uygun olacaktır.

Yazının başından beri sıklıkla sadelik ve basitlikden bahsettik. Fakat bu beraberinde yanlış anlamayıda getiriyor. Genelde insanlar, sade ve basit denildiğinde; buna kolay anlamını bir çırpıda yüklemeye meyillidir. Fakat bu yanlış bir algılamadır. İwagumi akvarymuları, düzenlenmiş kaya kompozisyonlarının etrafında; tabanı kaplayan zemin bitkileri ve arka fon bitkileriyle birlikte göz alıcı,yoğun ve yemyeşil bir görsellik sunar. Kısa boylu zemin bitkilerinin tabanı bir halı gibi kaplamasını sağlamak; söylemekden daha zor bir uğraştır. Bunun için high tech diye tabir edilen yüksek destekli bir akvaryum kurulumu gerektirir. Bu akvaryumunuzun yüksekliğine bağlı olarak, litre başına 1-1,5 W. kadar bazen de daha fazla aydınlatma ve tankınıza fotosentez için harici bir kaynakdan ekstra CO2 desteği sağlamanızı gerektirir. Her bitkinin ihtiyacı olan potasyum, fosfor, azot gibi temel besinlerden oluşan NPK gübrelerini ve demir Fe, bakır Cu, Çinko Zn, Mangan Mn, bor B, molibden Mo ve benzeri eser elementleri ihtiva eden mikro besin gübrelerini uygun mktarda kullanmanızı ve de sık su değişimlerini ihmal etmemenizi zorunlu kılar.

Unutulmamalı ki her güzelliğin bir bedeli vardır ve çoğu zaman bu bedel maddi olarak değil, manevi olarak ödenir. Bizde bir söz vardır ''emek olmadan yemek olmaz'' diye. Tam da bunu anlatıyor sanki. Ama bütün bunlar kısa sürede bitirilebilecek zahmetlerdir ve karşılığında duyulacak hazda buna orantılı olacaktır. Daha önce bitkili akvaryum kurmamış olan arkadaşların; doğrudan iwagumi gibi iddalı bir stil akvaryumuna yöneldiklerinde sıkça sorunlar yaşamaları normaldir. Fakat bunlar tatlı tecrübelerdir. Yinede daha önce sucul ve amfibik bitkiler konusunda biraz tecrübe ve bilgi sahibi olunmasını kisisel olarak öneririm.

Daha sonra ki yazılarda burada örnek görsel olarak sunulmuş akvaryumların tanıtımlarına da yer vereceğim. Bu yazıda kullanılan fotoğraflar, Ertuğrul Saygın'a ve Timuçin Sağel'e aittir. Fotoğraflarını kullanmama izin verdikleri için kendilerine teşekkür ederim. İlk fotoğraf ''Küçük Kanyon'' adlı tasarımın fotoğrafıdır. Diğer iki fotoğraf ise ''Göl Esintisi'' adlı tasarımın; iki farklı arka plan posterleriyle çekilmiş çeşitlemeleridir.