13 Aralık 2011 Salı

Başarılı Tasarımlar ''The Lane''

The Lane

Boyut: 30 cm x 25 cm x 15 cm
Hacim: Net 5 Litre
Bitkiler:

Blepharostoma trichophyllum

Fissidens fontanus
Flame moss
Hemianthus callitrichoides
Utricularia graminifolia

Diğer Canlılar:
Kiraz karides
Aydınlatma:
18 watt philips tasarruflu ampül
CO2:

DIY fermante sistem
Filitre:

Atman AT 301
Gübreleme:

Seachem Florish
Çeşitli makro gübreler
Su değişimi:
Haftada 2 defa %50
Tasarım: Serkan Çetinkol

Bu akvaryum "AGA International Aquascaping Contest 2011" yarışmasında 28 litre ve altı kategorisinde 3. sırada derece almıştır.

4 Aralık 2011 Pazar

Boynuzlu Salyangoz (Clithon sp.)

Salyangozlara olan merakım; hobi olarak akvaryumla ilgilenmeye başladığım ilk dönemlerde ortaya çıktı. Kendisi için elma salyangozu alan arkadaşım; benimde akvaryuma bir elma salyangozu eklememi önermişti. Ben akvaryuma salyangoz eklemek istemediğimi söyleyince; o da muziplik olsun diye bir elma salyangozu daha satın alıp, benim balıklarımın olduğu pakete haberim olmadan ekletmiş. Eve geldiğimde artık çok geçdi ve istesem de, istemesem de bir salyangozum olmuştu. Önce ondan pek hoşlanmadım; fakat bir ''Sünger Bob'' fanatiği olan kızım çok sevdi ve adını ''Gary'' koydu. Zamanla birbirimize alıştık ve bende salyangozlara karşı bir ilgi oluştu. Nihayetinde salyangozları da en az karidesler ve küçük tropikal balıklar kadar sevmeye başladım.

Clithon korona

Benim için çok favori olan türlerin başında boynuzlu salyangoz (Clithon korona) ve tavşan salyangozları (Tylomelania türleri) vardır. Özelliklede poso orange diye tabir edilen turuncu renkli olanlarına karşı ise ayrı bir zaafım var. Bunların haricinde elma salyangozları (pomacea türleri) ve katil salyangoz da (Anentome helena) beğendiğim türler arasındadır. Fakat bu yazının konusu olarak boynuzlu salyangozu aldım.

Bu salyangoz form olarak diğer salyangozlara göre dikkat çekici bir özelliği üzerinde taşır. Salyangozun kabuğunda sarı ve siyah sarmal bantlar vardır ve kabuğunun üzerinde boynuzu andıran çıkıntılar bulunur. Bu boynuzlar bir çeşit savunma mekanizmasıdır. Oldukça uysal bir yapısı vardır ve akvaryumun diğer hiçbir sakininede zararı yoktur. 2 Cm ye kadar büyüyebilen bu küçük salyangoz tam boyunu alsada; boynuzları büyümeye devam eder. Bizdeki akvaryumcularda sık rastlanan türlerden değil; fakat arada sırada olsada geliyor. Acemilik zamanlarımda bir tanesine kısa bir süre bakmışdım. Bildiğim kadarıyla boynuzunun kırılmamasına özen göstermek gerekiyor. Çünkü kırıldığında uzamadığını duydum. Fakat böyle bir tecrübem olmadı. Benim zavallı boynuzlu salyangozum yumuşak bir su ortamının kurbanı olmuşdu. Aslında tüm salyangozlar için sert su koşulları kabuklarının sağlıklı bir biçimde gelişmesi için önemlidir. Bunu göz ardı etmemek gerekir. Zaten bu boynuzlu salyangozlar da nerite salyangozları gibi acı su ortamlarında üremekteler. Acı su ortamları talı suyun deniz suyuna karıştığı nehir ağızlarının tipik ortamıdır. Burada oluşan gelgitler suyun tuz oranında dalgalanmalarda meydana getirir. Bu şartları akvaryumda simule etmek bilgi ve tecrübe gerektirdiğinden yapay bir ortamda bunları üretmek zordur. Bu ortamda üreyen boynuzlu salyangozlar acı su ve tatlı su ortamlarında yaşamlarını sürdürür.

Bu salyangozların boyutları oldukça küçük olmasına karşın; yapraklar üzerindeki yosunları temizlemek konusunda ki maharetleri gerçekten taktire değer. Yapraklar ve cam üzerindeki nokta yosunları ve kahverengi yosunları tüketirken, diğer bazı türler gibi bitkilere zarar vermez. Ayrıca yem artıklarını tüketir. Boynuzlu salyangozların tuzlu su ortamlarında üremekten kaynaklanan dezavantajı; tatlı su akvaryumlarıda bir avantaj olarak da kabul edilebilir. Bu durum bazı diğer salyangoz türleri gibi kontrolüz bir şekilde çoğalmasının ve tankı istila etmesinin önünde bir engeldir.

30 Kasım 2011 Çarşamba

Nature Aquarium 2011'de Türk tasarımları tartışılıyor

IAPLC 2011 de dereceye giren Türk tasarımları genel olarak beğenildiği kadar, tartışmalara da konu oldu. ''Nature Aquarium Party 2011'' adlıyla düzenlenen bir toplantının yayınlanan görüntülerininde Timuçin Sağel'in ''Göl esintisi'' ve Mustafa Erdoğar'ın ''Shiratani ravine'' adlı tasarımları üzerine konuşuldu. Tasarımları yapan arkadaşlarımız japonca yapılan konuşmaları İstanbul Japon Okulu'nda görevli bir dostlarına tercüme ettirdiler. Bende buraya; bu genel olarak yapılan çeviriyi aktarıyorum.



Birinci videodaki Göl esintisi olarak adlandırılan tasarımla ilgili olarak; izleyicilerden biri söz alarak değerlendirmede bulunuyor ve tema olarak su altı bitkileri ve balıkların bulunması gereken bir eserde; balıklara yer verilmemesini eleştirerek juriye düşüncelerini soruyor.
Bu konuda Bay Amano'nun yorumu: Düzenlemede öncelik balıklara değil tasarıma verilmiş. Balıklar ve kompozisyon birbirine uyumlu. Bu eseri görünce çeşitli balıkların bu kompozisyona uyacağını düşündüm. Aslında çok çeşitli balıklar olabilir fakat eserin içine neden koymadığını bilmiyorum. Acaba juriye mesaj mı vermek istiyor? Bu fotoğrafdaki gibi balıkları ve su bitkilerini ön plana almadan; kompozisyonu ön planda düşünmek belki daha iyi olabilir. Benimde, benim gibi düşünenlere bir sorum olacak. Bu kompozisyondaki gibi balıklar koyulmadan düşünülmüş akvaryumlar; balıklar koyulduğunda da çok güzel olacak bu akvaryum hakkında ne düşünürsünüz? Birde kompozisyona baktığımızda gökyüzünün görünmesinin çok güzel olduğunu düşünüyorum. Bu fotoğrafın geldiği yerin Türkiye olması ve burasının çöl ülkesi olmasından dolayı; acaba o kadar balık yok mu diye düşündüm. Sizin gibi Japonya'da yaşayan ve nereye giderseniz gidin, her yerde balık bulabileceğiniz bir ülkeye kıyasla; belki her zaman balık ve su bitkisi bulunmayan bir ülke olmasınıda göz önünde bulunduruyoruz. Açıkca söylersek Japonya'nın bu gibi şeylerin her zaman bulunabildiği bir ülke olmasından dolayı; balığı çok bulunmayan ülkelerden kompozisyon kabul etmeme gibi bir şeyin olamayacağını söylemek isterim. Belki bundan sonra yarışma tema kuralları değişebilir. Fakat çok kuralcı olunursa bu tip uluslararası yarışmaların biteceğinden korkuyorum. Sonuç olarak ben bu resmi seçtim. daha öncede söylediğim gibi içinde balık olmasına rağmen; uyumsuz olan akvaryumlar çok vardı. Fakat bunda balık olmamasına rağmen hayal edilebiliyor. Bunun sorumluluğuda bendedir.



İkinci videoda ise, Shiratani ravine adlı tasarımla ilgili olarak bir katılımcı; Doğa izlenimi yaratmak için kullanılan şelalede suni olan materyallerin kullanıldığını ve bu gibi materyallerin doğal bir görünüm elde etmek için kullanımasının ne derecede kabul edilip, edilemeyeceğini soruyor.
Bununla ilgili olarak Bay Amano ve başka bir juri üyesi daha söz alıyor. Bay Amano'nun bu konudaki sözleri: Bende kararsızım. Daha öncede aynı şeyleri görmüştük. Yel değirmeni ve küçük evler kullananlar vardı. Bu tip şeyler suni maddelerdir. Doğa görüntüsü olarak Japon bahcesine çam ağacı yapmakta kabul edilemez. Su içinde şelele olmasının doğru olmadığını söyleyebilirsiniz; o halde su içinde bahçe olması da doğru değildir. Şelaleyi ne şekilde yapacakları konusunda yarışmacılar serbestdir. Eğer herşeyi tek tek kontrol edersek; yapmak istediklerini yapamaz hale gelirler. Mutlaka kurallar gereklidir. Fakat çok incelenirse bir şeyler yaratma istekleri yok olacaktır. Dünyadaki 20 juri üyesi 29 kişiyi seçti ve sizde onların içindesiniz. Açıkcası uzun zaman çalışarak birşeyler yapanlar var veya küçük cam topları kullananlarda vardı. Suni maddeleri eser içinde kullanmak orta doğudaki ülkelerde de aynı. Bundan sonrasını biz değerlendirmezisek daha iyi olur. Jurinin gözünden değilde; herkesin baktığında nasıl göründüğünü düşünmesi gerekir. Fazla baskı yapmak da iyi değildir. Başka sorusu olan var mı?
Bu arada söz alan başka bir juri üyesi: Bir juri üyesi olarak bize fotoğraf gönderildiği zaman şelale kısmında hangi maddenin kullanıldığını bilemiyoruz. Ve ayrıca su bitkilerini de bilemiyoruz. Bazen büyüteç ile bakarak hayal etmeye çalışıyoruz. Fakat gerçekde hangi maddenin olduğunu bilemiyoruz. Kullanılan maddenin tam olarak suni olup, olmadığını; eğer burada kullanılmasaydı nasıl olurdu diye düşünüp iki taraflı sonuç çıkartıyoruz. Bizim juri olarak dikkat ettiğimiz şeyler bunlar. Eserleri bu şekilde değerlendiriyoruz. Teşekkür ederiz.

Elbette tasarımların tartışmaya vesile olması doğal. Çünkü başarılı tasarımlar ve derece de aldılar. İnsanlar bunu tartışıp değerlendirebilir. Fakat kimse başarılı birer tasarım olduğunu da yadsıyamaz. Herkesin tercihleri doğrultusunda da farklı fikirleri olabilir. Bunu doğal karşılamak gerekir.

Bay Amano'nun yorumlarına gelince; açıkca kendisi, yarışmacıların çalışmalarını hazırlarken sıkı kurallarla yaratıcılıklarına ket vurulmamasını istiyor. Bu takdirle karşılanması gereken bir düşünce. Elbetde bu hiç bir kuralın olmayacağı anlamına gelmiyor. Genel çerçeveyi belirleyen bir kurallar manzumesi arasında; özgür kalan yaratıcı düşünceler çok daha güzel eserler ortaya koyacakdır. Nihayetinde bu bir tasarım ve kompozisyon yarışması. Çok sıkı kurallar getirdiğinizde; kaçınılmaz olarak zamanla birbirini tekrarlayan ve tek düze, sıradan tasarımlar görmeye başlarız.

Fakat Türk akvaristlerin forumlardaki sohbetlerinde gözden kaçırmadığı, birazda şaşırarak ve üzülerek karşıladığı bir durum da var. Bay Amano, Timuçin beyin tankına yapılan eleştiriyi cevaplarken ''Türkiye'nin bir çöl ülkesi olduğunu ve suyunun, balığının, su bitkilerinin fazlaca bulunamayabileceğini'' söylüyor. Galiba burayı deve kervanlarının gezdiği, fesli ve peçeli insanların yaşadığı bir orta doğu ülkesi sanıyor. Bu da ülkemizi fazlaca tanımadığının bir göstergesi. Bunun için üzülsek de Bay Amano'yu fazlaca suçlayamayız diye düşünüyorum. Çünkü O bizi tanıyamadıysa; bu aynı zamanda bizimde kendimizi fazlaca tanıtamadığımızın da bir göstergesi. Zaten ben de bu düşünceden hareketle, bu bloğun yayına başlamasıyla birlikde sağ tarafda bulunan sütuna Türkiye ve İstanbul ile ilgili bir kaç link yerleştirmişdim. Zira bu bloğa yapılan ziyeretlerin neredeyse %60'ını Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve az sayıdaki diğer yabancı ülkelerden giren kullanıcılar yapıyor.

Gelelim tasarımları gerçekleştiren arkadaşlarımızın düşüncelerine. Eleştirilen olunca, doğal olarak eleştirilerede cevap verme hakkınız oluyor. ADist ekibi olarak katılan arkadaşların ortak düşüncesi de özetle; tasarımlarda su üstü doğa taklitleri konu olarak alınmışdır. Bu tasarımlarda balık kullanımının uygun olmayacağı ortak düşüncesi tasarımcılarda ağır basmış ve alınan kararlada uygulanmışdır.

Video görüntüleri aquadesignamano tarafından youtube.com'a yüklenen görüntülerdir ve buradan alıntı yapılmışdır.

26 Kasım 2011 Cumartesi

Kiraz karideslerde yeni renk varyasyonları

Tayvan ve güney Çin menşeili olan kiraz karidesler (Neocaridina heteropoda) çok bilinen ve yaygın bir cüce tatlı su karidesidir. Kolay olan bakımı, hızlı üremesi ve göz alıcı rengiyle tercih edilen bu güzel karidesler, bu kadar yaygın bir tür olması sebebiyle; özel türler beslemek isteyen meraklılar arasında popülaritesinide kaçınılmaz olarak yitirmeye mahkumdu. Fakat bir kaç yıl önce sanırım Almanya'daki üreticiler, bir takım genetik mutasyonlardan faydalanarak bu türün çeşitli varyasyonlarını üretti. Yapılan bu tür seleksiyon ve ıslah faliyetleriyle bizde yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan; sarı ateş karides, sakura karides ve turuncu sakura karides olarak adlandırlan varyasyonlarda meraklılar arasında ilgiyle karşılandı. Pek doğal olarak bu yeni varyasyonların fiyatlarıda en az renkleri kadar kuzenlerinden farklıydı. Belki bu yeni varyasyonlar da yaygınlaştıkça kuzenleriyle aynı kaderi paylaşacaklardır diye düşünebiliriz. Fakat ciddi üreticilerin ürünlerini çeşitlendirmedeki hızına, sanırım meraklılar yetişemeyecekler gibi. Daha şimdiden kafa karıştırıcı bir çeşitlilik oluştu.

sarı ateş karides, sakura karides ve turuncu sakura karides varyasyonları

Yukarda bahsettiğim bu varyasyonlar aslında kiraz karideslerle aynı soy oldukları için yetiştirilmeleride, ihtiyaçlarıda aynıdır. Araştırıldığında bulunabilecek teknik tarzda bilgilerle bu bloğu doldurmak istemediğimden uzun uzadıya bunları anlatmayacağım. Zaten bu yazıda asıl bahsetmek istediğim varyasyonlarda bunlar değil. Kuzey Amerikada bir üreticinin kiraz karideslerin mavi ve yeşil renkli iki varyasyonunu ürettiğinden bahseden bir kaç yazı okudum. Bahsedildiğine göre başarılı bir şekilde çoğalmaktalar ve artık yavrular stabilize olduklarından, karışıkda gelmiyorlar. Bu varyasyonlarla ilgili pek bir görsel imaj bulamadım açıkcası. Araştırdığımda ise genelde mavi inci karides (Neocaridina zhangjiajiensis var. blue) , yeşil babulati karides (Caridina cf. babaulti var. green) bazende; mavi kaplan karides (Caridina cf. cantonensis var. blue tiger) ve king kong karideslerin fotoğraflarıyla karşıladım. Benim bahsettiğim varyasyonların bu diğer türlerle bir alakası yok. Bunlarla ilgili olarak bulabildiğim fotoğraflar ise sadece; düşük kalitede iki küçük fotoğraf. Onlarıda buraya ''aquabotanic.com'' sitesinden alıntı yapıyorum. Ayrıca başka bir üreticinin üzerinde çalıştığı fakat henüz stabilize edemediği üçüncü bir neocaridina varyasyonundan da bahsediliyor.


yeşil ve mavi renkli yeni varyasyonlar

Biraz dedikodu yapıyormuşum gibi oluyor ama; yine o da mavi renkli bir varyasyon ve ''Fire blues'' olarak adlandırılıyor. Açıkcası bu türlerin doğal bir mutasyon ile mi, yoksa çaprazlamalar ile mi üretildiği konusunda biraz kafam karıştı. Belkide türlerin adlandırılmasında bir karışıklık olabilir. Kesin olarak emin olamayınca; konuyla ilgili olarak ''karidesevi.com'' dan Timur Eker'e danışdım. Kendisi bana ''doğal bir mutasyon sonucu bu varyatelerin oluşduğunu fakat stabil olmadıklarını; bununla ilgili ıslah çalışmaları yapıldığını'' söyledi. Bakalım bu yeni çeşitleri görebilmek bizlere ne zaman kısmet olacak...




Başarılı Tasarımlar ''Mystic forest''

Mystic Forest

Boyut:
80cm x 45cm x 45cm
Hacim: Net 120 Litre
Bitkiler:
Utricularia graminifolia,
Hemianthus callitrichoides cuba
Eleocharis vivipara
Eleocharis parvula
Staurogyne repens
Microsorum pteropus narrow
Bolbitis heudelotii
Mayaca fluviatilis
Vesicularia dubyana
Monosolenium tenerum
Flame moss
Mini bolbitis
Riccardia sp.(Mini pellia)
Hemianthus micranthemoides
Ceratopteris thalictroides
Aydınlatma:
6x24 watt T5 floresan
2xGrolüx
1xAquastar
3xLuxline (Sylvania)
3 adet 2x24watt Rellco balast. Fasılasız günde 8 saat
CO2:
Tüplü sistem ve Weipro ph controller, İsta seramik difüzör
Soğutma:
2x12cm sanayi tipi fan, ısı tahliyesi içib 2x8 cm pc fanı. 26 derece.
Filitre: Fluval 205 filtre
Gübreleme:
Tropica Plant Nutrition, Seachem Flourish, Seachem Nitrogen,
Seachem İron, Seachem Phosphorus, Seachem Trace, Seachem Potassium.
Su değişimi:
İlk ay gün aşırı %40-50 su değişmi ve ardından gübreleme, ikinci ay başladığında
3-4 günde 1 kez %50 değişim ve gübreleme
Tasarım:
ADist Serkan Çetinkol

Bu akvaryum "AGA International Aquascaping Contest 2011" yarışmasında 120-200 Litre Arası kategorisinde Onur ödülü kazanmıştır.

25 Kasım 2011 Cuma

ADist 2012 Yarışması Başlıyor


''ADistanbul 2012 Ulusal Bitki Akvaryumu Tasarım Yarışması'' başlıyor. İlgilenen arkadaşlarımız ''www.adist.org'' adresinden detaylı bilgilere ve katılım formuna ulaşabilir. Asıl amacı uluslararası yarışmalara katılmak isteyen Türk akvaristleri bir araya toplayarak, ortak bir heyecen ve dayanışma bilinci oluşturmak olan bu yarışma; umarım ileride profesyonelleşerek uluslararası bir kimlik kazanır.

30 Ekim 2011 Pazar

Wabi Kusa


Wabi kusa, bizde bitkili akvaryum meraklıları arasında dahi; malesef fazla bilinen bir tarz değildir. Çünkü gözlemlediğim kadarıyla bizde bitki türlerine olan merak, balık türlerinin ardından geliyor. Sıklıkla paludaryumlarla da karıştırılıyor zaten. Aslında bir yönüyle paludaryumlar ile olan benzerliğini de inkar etmemek gerekir. Yinede gerek bitkili akvaryumlar, gerekse paludaryumlardan farklı bir alanı kapsar.

Bitkiler bu tarzda, omurgasız canlılar ve balıklardan çok daha önemlidir. Ayrıca konsept olarak; genellikle oldukça küçük hacimlerde uygulanırlar. Fakat büyük örneklerini görmek de mümkündür. Tabi bu anda istisnalar kaideyi bozmaz sözüde hemen akıllara geliyor. Temel olarak emers bitkiler, küçük su üstü bitkileri, moss türleri oldukça sık kullanılmaktadır. Göze en çok görünen karakteristik özelliği su dışında ki emers bitkilerin köklerinin tutunacağı küçük bir adadır. Bu da paludaryumlarla karıştırılmasına neden olur. Genelde ilk tepkiler Birkaç arkadaşımın da verdiği gibi nano paludaryum şeklinde olmaktadır.

Wabi kusa, Takashi Amano tarafından oluşturulmuş bir stildir. Bu haliyle pek tabi ki köklerini yine Japon kültüründen almış olmasıda şaşırtıcı değildir. Zaten tarzın adıda japonların mutluluğa, içsel huzura ve ahenge ulaşmanın yolu olarak gördükleri; basitlik ve sadelik anlayışına yani wabi sabi ye çağrışım yapmaktadır. Kimi zaman bitkilerin düzenlemesinde yine japonların çiçek düzenleme sanatı olan ikebana nın ve bariz bir biçimde kokedama nın izlerinide görmek dikkatli gözlerden kaçmaz. Gelelim stile karakteristik özelliğini veren şu ada mevzusuna. Bu benim kanaatime göre japonların bir ada toplumu olmasının bir dışa vurumu olabilir. Adalar nasıl japon halkının bir varlık sebebi ise, nasıl onara yaşam sunuyor ise; işte wabi kusa daki bu adacık da bitkilerin kökleriyle yaşama tutulduğu, beslendiği hayat kaynağıdır.

Japonca da wabi kelimesi estetik, güzellik ve doğallıkla ilgilidir; kusa ise kısa ot ve bitki anlamına gelir. Doğanın küçük bir alanda en yalın ve gözalıcı bir biçimde tasviri olan wabi kusa alışılmışın dışında bir bitkili akvaryum konsepti sunar. Basit olarak bir wabi kusa birkaç bitki türünün kendi aralarında ahenk oluşturacak şekilde bir çamur topağına dikilerek; bir ada oluşturacak şekilde bir kaba konulmasıyla yapılır. Bitki düzenlemesindeki bu ahenk tuhaf bir biçimde doğallıktan beslenen bir kaosu da içerisinde ihtiva eder. Bu çamur topağıda bizim substurat olarak adlandırdığımız bitki kumlarıyla yapılmaktadır. Bitkilerin emers formlarını koruması için substratın konulduğu kaba bir miktar su konulur. Fakat bu su substratın boyunu aşmaz ve bitkileri suyun altında bırakmaz. Bazen dekoratif olarak düzenlemeyi tamamlamak için küçük taşlar ve dal parçaları da kullanılabilir.

Wabi kusa da kurulm basitdir, bakımı kolaydır, genellikle küçük bir hacimde yapıldığından dolayı masraflıda değildir. Çalışma masanızın bir köşesinden tutunda oturma odanızdaki sehbanın üstüne kadar her yerde estetik bir obje olarak kullanılabilir. Yayvan bir cam kap yada fanus, substrat olarak kullanılabilecek bir miktar bitki kumu ve aydınlatmada kullanılacak bir masa lambanız var ise; neredeyse bütün malzemeleriniz var demektir. Ayrıca masa lambasıda şart değildir. Pencere kenarında gün ışığından neden faydalanılmasın ki?

Yazının başında bitkiler, omurgasız canlılar ve balıklardan daha önde gelir diye yazdım. Fakat bu onlara yer yok demek değil. Karidesler, salyangozlar ve küçük balıklar pek tabi olarak kullanılabilir. Genelde küçük hacimli kaplar kullanıldığından ısıtıcı yada basit minik filitre takmak mümkün değil; fakat günlük olarak yapılan düzenli su değişimleriyle ve canlı yükünü az miktarda tutarak bu sorun aşılabilir. Aslında wabi kusa daha çok durgun su ortamı olsada; genel kabulu biraz esneterek, daha büyük hacimli bir akvaryumda filitre ve ısıtıcıyı sisteme dahil edebilirsiniz. Ya da yazın havaların sıcak olması dolayısıyla su sıcaklığı elverdiği sürece; geçici olarak lepistes gibi tropikal küçük balıkları kullanabilirsiniz. Bu konudaki tercihleriniz zihninizdeki tasarımı şekillendirecektir.

Burada Birkaç örnek fotoğraf bulunmakda. Daha sonraki yazılarda bir wabi kusa kurulumunu tüm aşamalarıyla, fotoğaflarla destekleyerek yazacağım.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Başarılı Tasarımlar ''Küçük kanyon''


Küçük kanyon
Boyut: 100cm x 45cm x 45cm
Hacim: 202 Litre
Bitkiler:
Hemianthus callitrichoides cuba
Hemianthus micranthemoides
Blyxa aubertii
Eleocharis parvula
Myriophyllum mattogrossense
fissidens fontanus
Java moss
Aydınlatma: 4 x 30 watt T8 florasan
(2 tane grolux, 2 tane aquastar)
CO2: 2Kg. CO2 tüpü, Ista selonoid regülatör, Ista 3 in 1 diffuzer, 7/24
Filitre: Eheim 2226 , Atman 18 watt UV
Gübreleme: DIY NPK gübresi, Seachem trace, Seachem iron
Su değişimi: Haftada 2 defa %50
Tasaarım: ADIST

Bu akvaryum IAPLC 2011 (ADA) yarışmasında 90. sırada derece almıştır.



Başarılı Tasarımlar ''Shiratani ravine''


Shiratani ravine


Boyut: 70cm x 40cm x 35cm
Hacim: 65 Litre
Bitkiler:
Blyxa aubertii
Ceratopteris thalictroides
Anubias barteri var. nana petite
Myriophyllum mattogrossense
Mirosorum pteropus
Cardamina lyrata
Hydrocotyle verticillata
Eleocharis parvula
Echindorus quadricostatus
vesicularia sp.
Aydınlatma: 10 saat (5+5)
2 x 18 watt T8 florasan grolux,aquastar
CO2: yok
Filitre: Fuval 205
Isıtıcı: yok
Gübreleme: Sechem flourish tabs., DIY nitrat gübresi,DIY fosfat gübresi, Seachem flourish
Su değişimi: Haftada bir defa %15 (%100 RO su)
Seachem equibrium,sodyum bikarbonat
Tasarım: ADİST

Bu akvaryum IAPLC 2011 (ADA) yarışmasında 29. sırada derece almıştır.
"AGA International Aquascaping Contest 2011" yarışmasında 60-120 litre arası tanklar kategorisinde 1. sırada derece almıştır.

Başarılı Tasarımlar ''The Masai mara''


The Masai MaraBoyut: 100cm x 40cm x 50cm
Hacim: 200 Litre
Bitkiler:
Christmas moss
Java moss
Blyxa aubertii
Monosolenium tenerum
Microsorium windelow
Microsorium pteropus
Eleocharis parvula
Hemianthus callitrichoides cuba
Aydınlatma: 8 saat
2 x 30 watt grolux T8 florasan
2 x 30 watt aquastar T8 florasan
1 x 40 watt aquastar T5 florasan
CO2: 2 Kg. CO2 Tüpü, DIY diffuzer
Filtre: Eheim 2213
Gübreleme: NPK ve micro element gübresi
Su değişimi: Haftada 1 defa 40 litre
Tasarım: Abdullah Tezer

Bu akvaryum IAPLC 2011 (ADA) yarışmasında 25. sırada derece almıştır.


10 Eylül 2011 Cumartesi

Başarılı Tasarımlar ''Göl esintisi''

Göl Esintisi

Boyut : 100cm x 45 cm x 45cm
Hacim : 202 litre
Bitkiler:
Hemianthus callitrichoides.cuba
Fissidens fontanus
Flame moss
Eleocharis parvula

Aydınlatma: 4 x 30 watt T8 florasan
(2 tane grolux , 2 tane aquastar)
CO2 : 2Kg. CO2 tüpü, Ista selonoid regulatör, Ista 3 in 1 CO2 diffuzer, Weipro Ph controller
Filitre : Eheim 2226 profesyonel dış filitre (950 lt/s)
UV : Atman 18 watt Uv
Gübreleme: NPK, Seachem Trace, Seachem iron
Su değişimi : haftada 2 defa %50 su değişimi
Tasarım : ADIST

Bu akvaryum IAPLC 2011 (ADA) yarışmasında 16. sırada derece almıştır.
IBAC 2011 yarışmasında (Bulgaristan) 1. sırada derece almıştır.


9 Eylül 2011 Cuma

Akvaryum ve bitkiler

Genel olarak insanlara akvaryum denildiğinde; ilk olarak akla balıklar gelir. Sanki kimse daha önce şırıltılarla akan bir dereciğin kıyısında yayılmış çimenleri yada bir göletin etrafını kaplamış sazları görmemişdir. Hadi 'şehir yaşamıdır pek doğaya çıkamıyoruz' diye düşündük. Hafta sonu parklarda yapılan küçük bir gezintide; bir süs havuzunun içinde çiçek açmış bir nilüferleride mi hayranlıkla seyretmedik hiç?

Akvaryumlarında balıkların haricinde bitkilere ve diğer omurgasız canlılara da yer veren isanlar; sahip oldukları bu akvaryumu yaşayan bir ekosistem olarak görme eğilimindedir. Onlar için akvaryum, dışarıdaki doğanın bir uzantısıdır. Bu haliyle belki doğadaki mükemmelliğe ve uyuma bir öykünme ve de hayranlık duyma...

Yapay bir su ortamı oluşturan akvaryumlarımızda kullandığımız bitkilerin büyük çoğunluğu doğada amfibik bir yaşam sürer. Yani yem karada fakat suya yakın; hemde suda yaşayabilme özelliği geliştirmiştir. Yağışlı dönemler ve kurak dönemler arasında; su altındaki yaşamdan (subemers) su üstündeki yaşama (emers) geçiş yaparlar ve döngü böylece sürer.

Yağışlı mevsimin geçip, suların çekildiği dönemler bitkiler için tarifsiz fırsatlar sunar. Suların çekilmesiyle birlikte bir zamanlar su altında kalmış olan kıyılar; suların taşıdığı alivyonlar ile zenginleşmiş bir zemin sunar. Suyun dışında geçen bu dönemde gün ışığından daha çok yararlanma imkanına kavuşan bu anfibik bitkiler; besleyici toprağın da yardımıyla çiçek açmak ve tohum vermek fırsatına sahip olarak üreyebilme imkanına kavuşur. Yine bu dönemde köklerinden yeni sürgünler vermek suretiyle eşeysiz olarak üreyip çevrelerine yayılma imkanınıda bulurlar. Kurak mevsimin geçip yağışların başlamasıyla su seviyesi yükselerek, tekrar akarsu yatağını doldurduğunda kıyıdaki bu bitkilerde değişen yeni şartlara adapte olmaya başlarlar. Sular yükselmiş ve belki boylarını aşmıştır. Artık şartlar değişmiş olduğundan; bitkiler önceki dönem kadar gün ışığından, fotosentez için havadaki CO2 den, oksijenden yararlanamaz. Akıp giden suyun taşıdığı zengin minerallerden daha az faydalanır. Çok uzun bir zamandır gelişimlerini sürdüren bu bitkilerin geçirdikleri evrimsel süreçler; onlara bu dönemi atlatabilme imkanı sunmuştur. Bu dönemde bitkilerin bünyelerindeki yaşamsal enerjiyi daha verimli kullanabilmesi için metabolizmaları yavaşlar. Suyun kaldırma kuvvetinin yardımıyla artık sert ve güçlü bir ana gövdeye gerek yoktur. Bundan dolayı gövde incelir ve daha yumuşak ve esnek bir biçim alır. Gövdedeki bu değişim yapraklar içinde geçerlidir. Suyun içindeki yapraklarda ince ve yumuşak bir biçim alır. Emers döneme nazaran daha yayvan bir yapı kazanır. Yinede bazı durumlarda yapraklar su içine gömülü, yüzücü veya su üstünde olmalarına göre; aynı anda farklı biçimlerde sergileyebilirler. Bu tip değişimler bitkinin maruz kaldığı şartlara adaptasyonuyla ilgilidir. Echinodorus, Cryptocoryne,Hygrophila gibi türler buna örnek olarak verilebilirler.

Bazı bitkiler ise; mesela Myriophyllaceae türleri tamamen suya gömülü olarak yaşamlarını sürdürdükleri halde, Lemna türleri bağımsız olarak su yüzeyimde akıntının etkisiyle serbest dolaşır. Nymphea türleri ise rizom gövde ve kökleriyle zemine tutunurken; geniş yaprakları su yüzeyinde yüzer ve göz alıcı çiçekler açar. Yaşamlarının tamamını su içinde geçiren bitkiler genel olarak ince gövde, ipliksi kökler, yayvan yapraklara sahiptir. Eğreltilerde ise yaprak ve kökler kısa bir gövdeye bağlıdır ve çiçeklenmezler. Doğrudan yaprak ve gövde üzerinde oluşan sporlarla çoğalırlar. Çiçekli bitkilerde ise çiçek bitkinin eşeysel üreme merkezidir. Erkek üreme organları polenleri oluştururken, dişi organlarsa ovulu oluştururlar. Bu bitkilerin polenleri suda serbest dolaşmaya adapte olmuştur. Dişi çiçeğin stigmasını ulaşan polenler döllenmeyi gerçekleştirir ve böylece tohumlar oluşur. Bazı bitkilerde dişi ve erkek organlar aynı çiçekte olur. Bazı bitkilerde ise dişi ve erkek organ taşıyan çiçekler ayrı ayrı bitkilerde olur. Kimisinde ise çiçekler su üzerinde açar ve çiçeklenme karasal bitkilerde olduğu gibi gerçekleşir. Söz konusu olan, bitkilerde üreme ise; kafa karışıklığı oluşması normaldir. Bu konuda doğanın yaratıcılığında bir sınır yok gibidir.

Gerek yaşamını dönemsel olarak kıyıda ve suda geçiriyor olsun, gerekse tamamıyla suda geçiriyor olsun sucul bitkiler; akvaryumumuzu gerçek doğanın bir parçası haline getirmektedir. Akvaryumdaki tüm canlılar için doğal bir barınma,beslenme ve üreme ortamı hazırlarlar. Doğal bir ortam sağlandığınızda, balıklarınızda doğal davranışlarını daha iyi sergiler. Üstelik bu durum yalnızca akvaryumlarda değil gerçek doğada da bu şekildedir. Ayrıca bitkilerin (akvaryum içinde suni olarak oluşturulmuş olsada) bulundukları bu mikro ekosisteme tarifsiz faydaları vardır. Akvaryum içerisindeki canlıların artıklarından oluşan ve balıklar için zehirli olan kimyaları arıtırlar. Küçük balıklara etraflarındaki büyük balıklardan sakınaları için gizlenme yerleri oluştururlar. Yuva yapacak olanlar için köklerini ve dallarını sunarlar. Kimi türler için yumurtalarını üzerlerin bırakabilecekleri bir alan sağlarlar. Yüksek aydınlatmadan dolayı rahatsız olan balıklara gölgelik olurlar. Saya saya bitiremeyiz bunları ve en önemlisi balıklarınızın stresi azlalır, daha sağlıklı ve huzurlu bir akvaryumunuz olur. Tercih sizin isterseniz akvaryumunuzu size bu imkanları sunan gerçek bitkilerle süslersiniz; yada isterseniz akvaryumunuzu plastikden değirmenler ile, plastikten hazine sandıklarıyla ve plastikten istiridye kabuklarıyla falan süslersiniz. Kendi payıma söyleyecek olursam; benim için bunun denize pet şişe atmaktan bir farkı yok.



Cryptocoryne yaprakları üzerine bırakılmış balık yumurtaları (fotoğraf: A.Öktem)








Anubias yaprakları altına gizlenmiş yavru lepistes ve karides
(fotoğraf: A.Öktem)



Kırmızı kristal karides ve Kardinal karides


Bu yazıda bir kaç özel karides türünden bahsedeceğim. Bu karidesleri hakkıyla yetiştirmek tecrübe ve bilgi gerektirir. Gerçekten değerli karideslerdir. Daha ilk görüşte göz alıcılı güzellikleriyle kendini belli ederler. Karidesler alg yiyici olmakla beraber, beslenmeleri spirulina içerilikli dip yemleriyle desteklenmelidir.

Kırmızı Kristal Karides (Caridina Cantonensis sp.)

Bu karidesler diğer pek çok özel karides türünde olduğu gibi, arı karideslerin kırmızı renki bir varyasyonudur. ortalama 3 cm. kadardır. 1996 yılında japonyada Hisayasu Suzuki 'nin arı karides kolonisindeki karideslerden birinin siyah olması gereken bantlarından birinin, kırmızı olduğunu fark etmesiyle birlikte; titiz bir ıslah faliyetinin sonucunda üretilmiştir. Zamanla aynı karideslerden pek çok varyasyonu üretildi ve bu varyasyonlar meraklıları arasında ayrı bir sınıflandırmaya tabi tutudu. Burada çok detaya girerek bunları anlatmaya gerek görmüyorum. Bu tür için 4-6 gH ,1-2 Kh ve 6,2-6,8 pH arasındaki yumuşak ve asidik su değerleri sağlanmalıdır. Hassas canlılardır ve düzenli su değişimi ve kullandığınız suyun temizliği göz ardı edilmemelidir. Su sıcaklığı 26°C altında olmalıdır. Bu koşullar sağlandığında pek çok caridina türünde olduğu gibi rahatlıkla üretilebilir. Fakat titiz bir üretim yapmak istiyorsanız eğer; gen havuzunuzu geniş tutmakla birlikde, yukarda bahsettiğim sınıflandırma sistemine uygun olarak karideslerinizi ayırmalısınız.

Kardinal Karides (
Caridina sp. "Kardinal")

Meraklısı arasında en çok aranan türlerden biridir. Birkaç ay önce bir akvaryumcunun yurt dışı ithalatıyla birlikte İstanbul 'a az miktarda geldi. Ama yol koşullarından dolayı bayağı hırpalanmışlardı. Sağ kalan son 8-10 karidesi alıp küçük bir karides tankı kurmak istedim. Fakat orada çalışan yakın bir arkadaşımın ricasıyla dahi özel olarak verilen fiyat çok el yakıcıydı. üstelik o içler acısı hallerine rağmen.
Sanırım ölen karideslerin günahını benim omuzlarıma almamı istliyorlardı. Tabiki almadım ve onlarda daha sonra beraber geldikleri yol arkadaşlarıyla aynı kaderi paylaştılar. Koyu kırmızı renkli olup üzerinde beyaz benekler olan küçük bir karidestir. Ortalama 2 cm. kadar boyları vardır. Olduça hassas bir türdür ve deneyim ister. Endonezya menşeli bir türdür. Diğer Sulawesi karidesleri gibi sıcak su ister. 26°C-29°C arası su sıcaklığı 7 pH, sert ve temiz su uygundur. Su sıcaklığı ve pH fazla dalgalanmamalıdır. Üretimide bayağı zordur. Zira dişiler 10-15 kadar yumurta taşır ve yumurtadan çıkmalarıda su şartlarına bağlı olarak 20-30 günü bulabilir. Ahir ömrümde nasip olurda bir daha rastlarsam mutlaka alıp bakmak isterim.

Bu canlılara olan özel merakım nedeniyle aralıklarla da olsa; bu karides yazıları pehlivan tefrikaları gibi sürüp gidecek.

8 Eylül 2011 Perşembe

Amano karides ve Kiraz karides

Karidesler bitkili akvarumlarda beslenen en ilginç canlı türlerinden biridir. Pek çok türü bulunan bu canlıların özel meraklıları da vardır. Karideslerle ilgili bu ilk yazıda popüler iki türle başlayıp kısaca genel bir bilgi vereceğim. Daha sonraki yazılarda farklı türlere de değineceğim.


Amano Karides (Caridina multidentata)


Hobideki en popüler karides türlerinin başında gelir. Ünlü akvaryum tasarımcısı Takashi Amano akvaryumlarında sıklıkla kullanılması ile popüler olmuş ve bilinen adını da buradan almıştır. Japonyadaki acısu ortamlarından gelmektedirler. İyi bir alg yiyici olarak ün yapmıştır. Fakat
karidesler küçük yaratıklar olduğundan; bunlara tamamıyla ümit bağlanmamalıdır. Diğer tatlı su karideslerinin aksine yumurtaların gelişimi için tuzlu suya ihtiyaç duyarlar.Bundan dolayı
üretmek zordur ve biraz tecrübe gerektirir. Bol planktonla zenginleşmiş, tuzlu suda gelişen yumurtalardan çıkan larvalar daha sonra tatlı suya adapte edilir. Bu esnada gerek yumurtalardan çıkma, gerekse larvaların beslenmesi ve tatlı suya adaptasyonu aşamasında fazlaca kayıp verilebilir. Doğada muhtemelen tatlı su ortamında oluşan larvalar akıntının etkisiyle denizlere açılan nehir ağızlarına taşınır. Buralarda tuzlu suda açılan yumurtalardan çıkan larvalar planktonca zengin sularda beslenir ve gelişir. Daha sonra tatlı sulara göç ederler. Akvaryumda 23-28 °C arasındaki sıcaklıklarda yaşasa da, 24°C gibi alt sınıra yakın bir sıcaklık daha uygundur.

Kiraz Karides (Neocaridina Heteropoda)

En yaygın karides türlerinin başında gelir. Bunun en önemli nedeni farklı su parametreleri ararsında yaşayabilme yeteneğidir. 6-8 pH, 22-28°C, yumuşak-sert su koşulları bu tür için pek sorun değildir. Oldukça üretken bir türdür. Uygun şartlar sağlandığında dişiler sürekli olarak yumurta verecektir. Etrafta larvaları toplayacak küçük avcılar yoksa eğer hızla çoğalacaklardır. Betta ve gurami gibi daha büyük avcılar ise akvaryumunuzdaki anaçlarıda kolayca toplayabilirler. Karideslerle yeni tanışacak olan arkadaşlar için iyi bir başlangıç türüdür. Farklı renkte varyantları da vardır.

Kiraz karidesler akvaryumdaki ölü bir balığı tüketiyor. Doğada olduğu gibi boşa giden hiç bir şey yok. (fotoğraf: Y.Kartal)

İwagumi Tarzı Akvaryumlar

Bitkili akvaryumlara ilgi duyan her meraklı mutlaka iwagumi sözünü duymuştur. Özellikle Takashi Amano dizaynı olan akvaryumların fotoğraflarını da gördüyse eğer; mutlaka heveslenip bir tanesine sahip olabilme arzusuyla kurulum hazırlıklarına başlar. Özellikle hobiyle yeni tanışan heyecanlı arkadaşlar bu aceleci tavırlara daha eğilimlidir. O halde nedir bu iwagumi?

İwagumi Japonca bir kelimedir. Geleneksel japon bahçelerindeki kaya düzenlemeleri ile akvaryumun tasarımı arasında kuvvetli bir bağ kurar. Türkçe olarak ''kaya düzenlemesi'' sanırım yerinde bir karşılık olacaktır. İwagumi tarzı köklerini Japon kültüründen alır. Bu tarz düzenleme seyredene sadelik, huzur ve dinginlik hissi uyandırır. Bu özellikle budizm ile yoğrulan japon kültürünün bir etkisidir.

Gelelim bu stildeki akvaryum düzenlemesine ruhunu veren karakteristik özelliklere. Bu düzenlemelerde kullanılan kayaların miktarı genelde tek sayılara denk gelir ve aynı türde olmalarına özen gösterilir. Özellikle üç tane kayadan oluşan ''Sanzon İwagumi'' tarzı oldukça maharet gerektirir. Belki bunun bir sebebi bizim gibi batı kültürü etkisi altında yaşayan insanların; japonlar kadar mütavazi ve sade olmayışıdır. İşin doğrusu kendi kanatim olarak diyebilirim ki; basit ve sade olan her zaman doğal bir güzelliğide kendi üzerinde barındırır.

İwagumide en büyük taşa Oyaishi denir ve genellikle hafif eğimli bir biçimde altın orana uygun olarak konumlandırılır. Budayı temsil eder. İkinci büyüklükte olan taşın adı Fukuishi , biraz daha küçük olan üçüncüsünün adı ise soeishi dir. Bunlar budaya hizmet edenleri temsil eder. Üçden fazla taş kullanaılacaksa; bunlar genelde küçük olan ana taşların bir uzantısı olarak konumlandırılır ve daha küçüklerdir. Az öncede bahsettiğim gibi adetleri teksayıya denk gelir. Bu yardımcı taşlara ise suteishi denir.Kaya seçimi olarak genellikle Shou kayası, Maten kayası,Ryuoh kayası,Ohko kayası ya da Seiryu seki kayası gibi taşlar tercih edilir. Türkiye'de akvaryum ve süs balığı satan mağazalarda bu tarz dekorasyon malzemeleri bulmak genellikle büyük meseledir. Bulduğunuzda ise muhtemelen fatura biraz kabarık çıkar. Bundan dolayı bizler genellikle; sık bulunması ve hesaplı olması sebebiyle Gnays kayasını,Fosil yada kimi zaman lav kayasını tercih ederiz.

Bu tarz düzenlemelerin bir başka özelliğide yine sadelikle ilgilidir. Bu durum kendini özellikle bitki türlerinin seçimi ve çeşitliliği ile, dikkatli gözlere kendini hemen belli eder. Genelde zemini kaplayan kısa boylu bir taban bitkisi ve arkada özellikle kaya düzenlemenizin ardında ve çevresinde kullanılan bir arka plan bitkisi ile iki veya üç çeşit bitki tercih edilmelidir. Daha fazlasının kullanımı sizi bir anda işin ruhundan uzaklaştıracak bir noktaya kolaylıkla sürükleyebilir. Bitki olarak ön planda Glossostigma elatinoides,Hemianthus callitrichoides,Eleocharis acicularis,Eleocharis parvula,Utricilaria graminifolia ve zeminde yayılan pek çok kısa boylu bitki kullanılabilir. Arka plan bitkisi olarak blyxa japonica, blyxa aubertii oldukça iyi tercihlerdir. Bunların haricinde arka plan bitkisi olarak Rotala türleri; belki yüksek tanklar için sık dikilmiş Vallisneria nana gibi türler rahatlıkla kullanılabilir. İşin özü uyum, sadelik, mütavazı bir güzellik ve zarafettir.

Aynı sadelik anlayışı bitkiler haricindeki diğer canlıların seçiminde de kendini gösterir. Bitkiler ve balıklar uygun ve dengeli bir biçimde dizayn edilmiş bir fauna ve flora meydana getirmelidir. Çeşitlilik bitkilerde olduğu gibi abarılmamalıdır. Genelde sürü davranışları segileyen balıklar iyi bir tercih sunabilir. Rasbora (Trigonostigma heteromorpha), Kardinal Tetra (Paracheirodon axelrodi), Kırmızı Burun Tetra (Hemigrammus bleheri) gibi türler iyi birer seçim olabilir.

Bunun haricinde karideslerde hem güzeliğiyle hem de işlevseliğiyle genel bir tercih olarak öne çıkar. Daha çok Amano karidesi diye tanınan Caridina multidentata , özellikle küçük ve hassas taban bitkilerinizin arasında oluşabilecek alglere karşı sarraf hassasiyetinde işler çıkartabilir. Ne yazık ki üretilmesi birazcık zahmetlidir. Türkiye'de az sayıda meraklı hobici bunu dener ve genelde verdiği zahmetden dolayı bir kaç uğraşdan sonra sıkılıp bırakır. İthal olarak geldiğinde ise muhtemelen fiyat konusu canınızı biraz sıkar. Fakat karidesler konusunda bir hayli alternatif vardır. Özellikle Kiraz karides olarak bilinen Neocaridina denticulata kolay üremesi,uygun fiyatı ve rahat bulunabilirliği ile oldukça iyi bir tercihtir. Bir akvaryuma bir kaç tane atın. Eğer etraflarında larvaları toplayacak balıklar yoksa; biraz abartılı bir tabirle, bir kaç ayda Çin ordusu kadar kalabalık olacaklardır. Karidesler benim çok sevdiğim canlılardandır ve bundan dolayı lafı fazla uzatmamak için burada keseceğim. Çünkü ilerde bunlarla ilgili ayrı bir yazı yazmak hem bu güzel canlıları daha iyi tanımak, hemde konunun bütünüğünü bozmama adına daha uygun olacaktır.

Yazının başından beri sıklıkla sadelik ve basitlikden bahsettik. Fakat bu beraberinde yanlış anlamayıda getiriyor. Genelde insanlar, sade ve basit denildiğinde; buna kolay anlamını bir çırpıda yüklemeye meyillidir. Fakat bu yanlış bir algılamadır. İwagumi akvarymuları, düzenlenmiş kaya kompozisyonlarının etrafında; tabanı kaplayan zemin bitkileri ve arka fon bitkileriyle birlikte göz alıcı,yoğun ve yemyeşil bir görsellik sunar. Kısa boylu zemin bitkilerinin tabanı bir halı gibi kaplamasını sağlamak; söylemekden daha zor bir uğraştır. Bunun için high tech diye tabir edilen yüksek destekli bir akvaryum kurulumu gerektirir. Bu akvaryumunuzun yüksekliğine bağlı olarak, litre başına 1-1,5 W. kadar bazen de daha fazla aydınlatma ve tankınıza fotosentez için harici bir kaynakdan ekstra CO2 desteği sağlamanızı gerektirir. Her bitkinin ihtiyacı olan potasyum, fosfor, azot gibi temel besinlerden oluşan NPK gübrelerini ve demir Fe, bakır Cu, Çinko Zn, Mangan Mn, bor B, molibden Mo ve benzeri eser elementleri ihtiva eden mikro besin gübrelerini uygun mktarda kullanmanızı ve de sık su değişimlerini ihmal etmemenizi zorunlu kılar.

Unutulmamalı ki her güzelliğin bir bedeli vardır ve çoğu zaman bu bedel maddi olarak değil, manevi olarak ödenir. Bizde bir söz vardır ''emek olmadan yemek olmaz'' diye. Tam da bunu anlatıyor sanki. Ama bütün bunlar kısa sürede bitirilebilecek zahmetlerdir ve karşılığında duyulacak hazda buna orantılı olacaktır. Daha önce bitkili akvaryum kurmamış olan arkadaşların; doğrudan iwagumi gibi iddalı bir stil akvaryumuna yöneldiklerinde sıkça sorunlar yaşamaları normaldir. Fakat bunlar tatlı tecrübelerdir. Yinede daha önce sucul ve amfibik bitkiler konusunda biraz tecrübe ve bilgi sahibi olunmasını kisisel olarak öneririm.

Daha sonra ki yazılarda burada örnek görsel olarak sunulmuş akvaryumların tanıtımlarına da yer vereceğim. Bu yazıda kullanılan fotoğraflar, Ertuğrul Saygın'a ve Timuçin Sağel'e aittir. Fotoğraflarını kullanmama izin verdikleri için kendilerine teşekkür ederim. İlk fotoğraf ''Küçük Kanyon'' adlı tasarımın fotoğrafıdır. Diğer iki fotoğraf ise ''Göl Esintisi'' adlı tasarımın; iki farklı arka plan posterleriyle çekilmiş çeşitlemeleridir.